
Bir sistem kurmadığınız her gün çocuklarınızın geleceğini tesadüflere bırakıyorsunuz. Her gün ofisinizin kapısından giriyorsunuz, işleri toparlıyorsunuz, kararlar alıyorsunuz. Ama farkında mısınız, kurduğunuz düzen sadece sizin enerjinizle dönüyor. Gün gelir siz elinizi eteğinizi çekmek istediğinizde ya da uzaklaştığınızda, o düzen de tökezlemeye başlar. Tam da burada durup düşünmek gerekiyor. Artık sistem kurmak bir tercih değil, adeta bir zorunluluk.
İş, siz olmadan da yürüsün
Her şey size bağlıysa, herkes her şeyi size soruyorsa burada bir sistemden bahsedilemez. Bir gün siz olmadığınızda kime soracaklar? Oysa sistem kurduğunuzda, siz bir adım geriye çekilseniz bile çarklar dönmeye devam eder.
İçeride denge, dışarıda güven
Kimin ne yaptığı, neye ne kadar yetkisi olduğu net ise hem aile üyeleri hem de çalışanlar huzurlu olur. Herkes rotasını bilir. Kuralların olduğu yerde kavga da kırgınlık da olmaz.
Geleceğe hazırlık
Bugün çocuklarınız işin içinde olabilir. Ama ya yarın? Sistemli şirketlerde devir teslim bir kriz değil, bir geçiş olur. Gelecek kuşağa para değil, düzenli işleyen bir yapı bırakmak asıl büyük mirastır. Para zamanla biter, sistem işleyerek para üretir.
İtibar meselesi
Dış dünya, güven verirseniz yanınızda durur. Şeffaf, hesap verebilir, sürdürülebilir bir sistemle iş yapan aile şirketleri hem müşteri nezdinde hem yatırımcı gözünde fark yaratır.
Kafanızda şu an tek soru var biliyorum. Peki, nereden başlamalı?
Buyurun, adım adım anlatalım.
- Eğer şirket belirli bir olgunluğa geldiyse ve aile üyeleri şirkette söz sahibi durumdaysa ilk adım Aile Anayasası. Tabi burada bunu belirtmek durumundayım aile anayasası küçük aile şirketleri için gerekli olmayabiliyor. Eğer aile anayasası yapılacaksa, kim ne zaman şirkette yer alır, nasıl karar verilir, kriz nasıl yönetilir? Bunların hepsi önceden konuşulup yazıya dökülmeli. Yoksa kim ne arabaya binecek, aynı uçakla seyahat edilecek mi gibi genel bilinen fakat önemsiz detaylarla enerji kaybetmemek lazım.
- İkinci adım olarak yönetim kurulu kurun. Bu adımın da şirketin cirosunun belli büyüklüğe gelmesinden sonra konuşulması gerekir. Eğer şirket belirli bir büyüklüğe geldiyse, beyaz yaka çalışan sayısı belirli bir sayının üstündeyse ve çalışan sayısı yeterli olgunluğa geldiyse böyle bir durumda her şeyin size sorulması sizi yorar. Tepede danışılacak, hesap verilecek bir kurul olduğunda hem yükünüz hafifler hem de sistem oturur.
- Üçüncü adım ise yetki devri. Her kararın sizden çıkması sizi değerli gösterir ama yorucu hale gelir. Yetkiyi paylaşınca hem özgürleşirsiniz hem kadrolar büyür, gelişir.
- Son olarak dördüncü adım yeni nesle yatırım. Çocuklarınız bir gün önemli görevlere gelecek, hatta denetleyen pozisyonlarda olacak. Onlara bulunduğu pozisyonun yükünü taşımayı da öğretin. Teknik eğitimler, koçluk, farklı deneyimler onların yöneticilik kaslarını geliştirir.
Sistem kurmak size ne kazandırır?
- Her sabah aklınızda dertle değil, gelecek planları ile uyanırsınız.
- Aileniz, şirkette tartışmak yerine aile sofrasında buluşur.
- Çocuklarınız, başardıklarıyla anılır. Piyasada torpille anılmazsınız.
- Sürdürülebilir bir aile şirketiniz olur.
Bir şirketi kurmak ve büyütmek büyük iştir, ama onu yaşatmak ayrı bir ustalık ister. Siz zaten o emeği verdiniz. Şimdi o emeği güvenli bir yapıya bağlama zamanı. Çünkü…
“Bir sistem kurmadığınız her gün, çocuklarınızın geleceğini kaybediyorsunuz”
Sevgiler,
Tunç Vidinli