İş dünyasında başarı denildiğinde ilk akla gelen çoğu zaman ticari zeka olur. İş insanları ve yöneticiler hem kendilerini hem de çocuklarını finansal okuryazarlık, stratejik düşünme, risk yönetimi gibi becerilerde sürekli geliştirilmeye çalışılır. Kuşkusuz, bu beceriler başarılı bir iş yönetiminin temelidir. Karlılığı artırmak, büyümek ve rekabet avantajı sağlamak için son derece önemlidir. Ancak son yıllarda yapılan araştırmalar ve ve bizim gerçek hayatta gözlemlediğimiz örnekler bu unsurların tek başına yeterli olmadığını gösteriyor. Asıl farkı yaratan şey, giderek daha fazla önem kazanan duygusal zekadır, (EQ).

Bilim Ne Diyor? Duygusal Zekanın Gücü
Bilimsel veriler, ticari zekanın iş başarısında önemli bir rolü olduğunu kabul ederken; duygusal zekanın bu başarının sürdürülebilirliğinde belirleyici olduğunu ortaya koyuyor.
Daniel Goleman: Zekadan Öte Bir Şey
1995’te yayımlanan Emotional Intelligence adlı kitabında Daniel Goleman, duygusal zekanın IQ’dan daha etkili olabileceğini savundu. Goleman’a göre başarılı liderlik, sadece stratejik akıl yürütme değil; aynı zamanda empati, özfarkındalık ve ilişki yönetimi gerektirir.
Gallup Araştırması: Bağlılık EQ ile Kurulur
Gallup’un 700 organizasyonda 2 milyon çalışanla yaptığı analiz, iş yerine bağlılığın %70 oranında yöneticinin duygusal zekasıyla ilişkili olduğunu gösteriyor. Yani yalnızca ticari zekaya sahip yöneticiler, çalışan motivasyonu ve bağlılığında yetersiz kalabiliyor.
Harvard Business Review: EQ’su Yüksek Liderler Ayakta Kalıyor
Harvard Business Review’un araştırması, yüksek EQ’ya sahip liderlerin şirketlerinin daha uzun ömürlü ve karlı olmasını sağladığını ortaya koyuyor. En başarılı liderlerin sahip olduğu 21 yetkinliğin 18’i doğrudan duygusal zeka ile ilişkilendiriliyor. Bu da gösteriyor ki, bir şirketin finansal başarısını sürdürmesi ve krizlere dayanıklı hale gelmesi için liderlerin sadece ticari zekaya değil, duygusal zekaya da sahip olması gerekmektedir.
Felsefi Bir Yaklaşım: İnsan, Sadece Akıl Değildir
İş dünyasını yalnızca kar ve zarar dengesiyle anlamaya çalışmak, insan doğasını göz ardı etmektir. Felsefenin büyük isimleri, insanın yalnızca rasyonel değil, aynı zamanda duygusal bir varlık olduğunu vurgular. Bu bağlamda duygusal zeka, modern liderliğin vazgeçilmez bir parçasıdır.
Aristoteles ve Etik Liderlik
Aristoteles’e göre lider, sadece bilen değil; erdemli ve adil olandır. Aynı anlayış iş dünyasına da uygulanabilir: Bir lider yalnızca karar veren değil, ilham veren ve güven inşa eden bir figür olmalıdır.
Descartes ve Damasio: Kararların Duygusal Temeli
Descartes’in “Düşünüyorum, öyleyse varım” sözü aklı yüceltir. Ancak nörobilimci Antonio Damasio, Descartes’ Error kitabında, duygular olmadan sağlıklı kararlar alınamayacağını savunur. Bugün iş dünyasında verilen pek çok kritik kararın duygusal arka planı, ticari zeka kadar belirleyici olabilir.
Bu bağlamda, iş dünyasında karar alırken yalnızca ticari zeka ile hareket eden bir lider, aslında eksik kararlar alıyor olabilir. Çünkü ticari zeka, yalnızca sayıları okur, ancak duygusal zeka insanları okur.
Nietzsche ve Güç Dinamikleri
Nietzsche, insan ilişkilerinde gücün nasıl kullanıldığını sorgular. Otoriter yöneticilik, kısa vadede sonuç verse de, duygusal zekadan yoksun liderlik uzun vadede insan kaybına ve bağlılık eksikliğine yol açar. Yüksek EQ’ya sahip yöneticiler ise çalışanlarının potansiyelini açığa çıkarır ve uzun vadede daha güçlü organizasyonlar inşa ederler. Örneğin; Steve Jobs’un liderliğinde olduğu gibi, duygularla şekillenen vizyonlar gerçek dönüşümü yaratır. Steve Jobs’a atfedilen “Reality Distortion Field” kavramını incelemenizi isterim.
Duygusal Zeka Lüks Değil, Zorunluluktur
Duygusal zeka, ticari zekanın karşıtı değil; tamamlayıcısıdır. Ancak bilimsel ve felsefi veriler, iş hayatında uzun vadeli başarı için duygusal zekanın daha kritik olduğunu gösteriyor.
- Ticari zeka, ne yapılması gerektiğini öğretir.
- Duygusal zeka, insanlarla nasıl yapılması gerektiğini gösterir. Başarıyı sürdürülebilir kılar.
Bir liderin vizyonu sadece stratejiye değil, insana da dayanmalıdır. Çalışanlarını anlayan, onlara değer veren ve duygusal iklimi yönetebilen yöneticiler, sadece başarılı şirketler değil, yaşanabilir kurum kültürleri de yaratırlar.
Sevgiler,
Tunç Vidinli