Aile Şirketinizi Kurumsallaştırmak Neden Önemlidir?
Aile şirketinizi kurumsallaştırmak uzun vadeli başarıyı güvence altına alacak kritik bir adımdır. Başarıyla nesilden nesle aktarılan bir aile şirketi olmak, güçlü aile bağları ve uzun yılların emeğiyle inşa edilir. Ancak günümüzün hızla değişen iş dünyasında, aile bağları tek başına yeterli değildir. Aile şirketini geleceğe taşımak ve sürdürülebilir bir büyüme sağlamak için artık daha sistemli ve profesyonel bir yapı gerekli. Bu yapı öyle olmalı ki hem aile değerlerini korumalı hem de şirketi daha sağlam ve daha rekabetçi bir hale getirmeli. Bu yeni yapı, aile üyelerinin yönetim rollerine dayalı geleneksel iş yapısının yerine profesyonel bir yönetim anlayışının kurulmasını sağlar. Aile şirketinizi kurumsallaştırmak, şirketin daha sürdürülebilir, şeffaf ve rekabetçi olmasına olanak tanırken, aile içindeki olası çatışmaları da önlemeye yardımcı olur. Böylece, kurumsal yapının güçlenmesiyle şirketin büyümesi desteklenir ve gelecekteki nesillere güvenle aktarılması sağlanabilir.
Bu, yalnızca profesyonel bir yönetim değil, aynı zamanda daha iyi bir finansal şeffaflık ve güçlü bir organizasyon yapısı oluşturmak anlamına gelir. Bu da şirketin uzun vadede daha rekabetçi olmasına ve sektördeki yerini sağlamlaştırmasına yardımcı olur. Unutmayın ki, güçlü bir aile şirketi, aynı zamanda güçlü bir sistem demektir!
Aile Şirketlerinde Kurumsallaşma Süreci
Aile şirketinizi kurumsallaştırmak, aile bağlarına dayalı geleneksel iş yapısının ötesine geçerek, profesyonel bir yönetim yapısının, şeffaflık ve sürdürülebilirliğin sağlandığı bir işletme modeli oluşturmayı ifade eder. Bu süreç, iş süreçlerinin standardize edilmesi, görevlerin net bir şekilde tanımlanması ve aile üyelerinin kişisel kararlarının işletme üzerindeki etkisinin minimize edilmesi anlamına gelir.
Uzun vadeli başarı için kurumsallaşma büyük önem taşır. Aile şirketleri genellikle birkaç nesil boyunca ayakta kalmakta zorlanır, çünkü profesyonelleşme eksikliği, hızlı büyümeyi ve zorluklarla başa çıkmayı engelleyebilir. Kurumsallaşma sayesinde şirketler, değişen pazar koşullarına daha hızlı adapte olabilir, yönetim süreçlerini daha etkili hale getirebilir ve sürdürülebilir büyümeyi sağlayabilir.
Kurumsallaşmış aile şirketleri ile kurumsallaşmamış şirketler arasındaki farklar net bir şekilde ortaya çıkar. Kurumsallaşmış şirketler, profesyonel yöneticiler tarafından yönetilir, karar alma süreçleri daha objektiftir ve uzun vadeli hedeflere odaklanırlar. Öte yandan, kurumsallaşmamış aile şirketlerinde kararlar daha çok aile üyeleri tarafından alınır, kişisel ilişkiler ön plandadır ve bu durum iş süreçlerinde tutarsızlıklara neden olabilir. Kurumsal bir yapı, işletmenin istikrarını artırırken, aile bağlarına dayalı yönetim yapısı uzun vadede sürdürülebilirliği riske atabilir.
Aile şirketinizi kurumsallaştırmak bir dizi adımı içerir:
Kurumsal Kültürün Oluşturulması:
Aile şirketlerinde güçlü bir kurumsal kültür oluşturulması, uzun vadeli başarı için önemlidir. Şirketin değerleri ve vizyonu, tüm çalışanlar tarafından benimsenmeli ve içselleştirilmelidir.
Yönetim Değişikliği ve Profesyonelleşme:
Aile üyelerinin yönetimdeki yerlerini profesyonellere bırakması, işin daha verimli ve sistematik bir şekilde yönetilmesini sağlar.
Şirket İçindeki Roller ve Sorumlulukların Netleştirilmesi:
Aile içindeki rollerin, iş dünyasının gereksinimlerine göre belirlenmesi ve her bireyin görev tanımının netleşmesi gerekmektedir. Bu, işin daha organize bir şekilde yönetilmesine yardımcı olur.
Finansal Şeffaflık ve Denetim:
Şirketin finansal yapısının düzenlenmesi ve şeffaflığın artırılması, kurumsallaşma sürecinin temel taşlarındandır. Bağımsız denetimler ve düzenli finansal raporlama, şirketin daha güvenilir hale gelmesini sağlar.
Kurumsallaşmanın Aile Şirketlerine Faydaları
Aile şirketinizi kurumsallaştırmak, yalnızca yönetim değişikliği değil, aynı zamanda şirketin uzun vadeli geleceğini güvence altına alacak stratejik adımlar içerir. Aile şirketleri için kurumsallaşma, pek çok açıdan önemli avantajlar sunar. İlk olarak, karar alma süreçlerinde iyileşme sağlar. Profesyonel yöneticilerin devreye girmesiyle, kararlar daha objektif, veriye dayalı ve hızlı bir şekilde alınabilir, bu da işletmenin esneklik kazanmasına katkıda bulunur. Ayrıca, kurumsal yapı sayesinde işletmenin büyüdükçe verimliliğini ve karlılığını koruyarak faaliyetlerini genişletebilme kapasitesi artar ve büyüme fırsatları daha kolay değerlendirilir. Standartlaşmış iş süreçleri ve güçlü yönetim yapısı, büyüme hedeflerine ulaşmayı kolaylaştırır. Dış paydaşlar nezdinde profesyonel itibar ve güven artışı da kurumsallaşmanın önemli bir faydasıdır. Müşteriler, tedarikçiler ve finansal kuruluşlar, daha şeffaf ve profesyonel bir yapıya sahip şirketlere güven duyar ve işbirliği yapma eğilimindedir. Sadece bunlarla sınır değil.
Kurumsallaşma, nesiller arası geçişlerde istikrar ve devamlılık sağlar. Nesilden nesle aktarılan aile şirketlerinde, kurumsal yapının varlığı, işin sürekliliğini sağlarken kuşak çatışmalarını da minimize eder. Aile üyelerinin yönetimi devretmesi veya işin geleceğe aktarılması daha kolay hale gelir. Diğer taraftan, profesyonel yönetim, uzun vadede şirketin büyümesini destekler ve şirketin daha verimli olmasını sağlar. Daha iyi finansal yönetim ve şeffaflık, şirketin dış yatırımcılar ve bankalarla olan ilişkilerini güçlendirir. Belki de en önemli faydası aile içi iletişim ve huzur. Aile ve iş rollerinin ayrılmasına olanak tanır. Aile üyeleri arasında rol ve sorumluluklar net bir şekilde tanımlandığında, iş ilişkileri daha profesyonel bir zeminde ilerler ve aile içi çatışmalar en aza iner. Bu da hem işin hem de aile içindeki ilişkilerin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesine yardımcı olur.
Halefiyet Planlaması: Gelecek Nesillere Liderlik Aktarımı
Aile şirketlerinde başarılı bir liderlik geçişi, şirketin uzun vadeli başarısı için kritik öneme sahiptir. Kurumsallaşma, bu geçişleri daha sistemli ve sorunsuz bir hale getirmek için sağlam bir temel oluşturur. Şirketin profesyonelleşmiş yapısı, gelecekteki liderlerin şirketi daha stratejik bir şekilde yönetmesine olanak tanır. Gelecek nesilleri liderlik rolleri için hazırlamak, sadece işin sürekliliğini değil, aynı zamanda aile değerlerinin korunmasını da sağlar. Bu süreçte genç aile üyelerine eğitim ve rehberlik sağlamak, onların liderlik rollerine adaptasyonlarını kolaylaştırır.
Halefiyet planlarının ve liderlik gelişiminin belirlenmesi, gelecekteki liderlerin yetiştirilme sürecini daha sistemli hale getirir. Belirli bir plan dahilinde, hangi aile üyesinin hangi liderlik rolüne geçeceği, hangi yetkinlikleri geliştireceği ve hangi sorumlulukları üstleneceği netleştirilir. Bu resmi planlama, liderlik boşluklarını önlemek için önemlidir. Özellikle nesiller arası geçişlerde liderlik boşluğunun önlenmesi, işin devamlılığı açısından kritik bir faktördür. Profesyonel bir geçiş süreci, şirketin başarısını korurken, aile içi çatışmaların önüne geçilmesine de yardımcı olur.
Örneğin lüks Fransız markası Hermes, liderlik geçişlerinde profesyonel bir yaklaşım benimseyen örneklerden biridir. Jean-Louis Dumas, şirketin beşinci kuşak yöneticisiydi ve liderliği, aile dışından profesyonel bir yönetici olan Patrick Thomas’a devretti. Bu geçiş sayesinde şirket, küresel büyümesine devam etti ve Patrick Thomas’ın liderliği, Hermes’in bağımsız kalmasını sağlayarak aileye uzun vadeli başarı getirdi. Daha sonra şirketin liderliği, Axel Dumas’a, yani bir aile üyesine geri döndü, bu da aile şirketlerinde esnek liderlik geçişlerinin ne kadar önemli olduğunu gösterir.
Aile şirketlerinin dev liderlerinden biri olan Ford, yönetim geçişlerinde dikkatli bir halefiyet planlaması yapan bir başka örnektir. Aile dışından gelen Alan Mulally’nin CEO olarak atanması, şirketin büyük finansal krizden çıkmasına yardımcı oldu. Mulally’nin profesyonel liderliği, Ford’un yeniden yapılanma sürecini başarılı bir şekilde tamamlamasını sağladı. Halefiyet planı neticesinde Mulally, pozisyonunu yeniden bir aile üyesine, Bill Ford’a devretti.
Bu gerçek örnekler veliahtların yönetim için hazırlanmasının son derece önemli olduğunu işaret etmektedir.
Aile Şirketlerinde Kurumsallaşma için Adımlar
Şirketin sürdürülebilirliğini ve rekabet gücünü artırmak için atılacak stratejik adımlar sayesinde aile şirketinin kurumsallaşma süreci gerçekleşir. Bunun için ilk olarak, resmi bir organizasyon yapısı oluşturma süreciyle başlanır. Bu adım, şirketin hiyerarşik yapısının net bir şekilde tanımlanmasını sağlar. Profesyonel yöneticiler, aile üyelerinin yanı sıra şirket yönetimine dahil edilir ve işin profesyonelce yönetilmesi için uygun bir zemin hazırlanır. Aile şirketinizi kurumsallaştırmak için atılması gereken adımlar şunlardır:
Kurumsal Kültürün Geliştirilmesi:
Şirketin vizyonunu, misyonunu ve değerlerini belirleyin, bu değerlerin aile üyeleri ve çalışanlar tarafından benimsenmesini sağlayın. Kurumsallaşma sürecinde, aile şirketlerinin organizasyon kültürünü yönetmek kritik bir zorluktur. Aile şirketleri genellikle gayri resmi iş uygulamaları ve karar alma süreçleriyle hareket eder, ancak kurumsal bir yapıya geçişte bu süreçlerin resmileştirilmesi gereklidir. Gayri resmi iş uygulamalarından resmi uygulamalara geçiş, daha şeffaf, hesap verebilir ve veriye dayalı iş yapma biçimlerine geçmek anlamına gelir. Bu değişiklik, uzun vadede işin sürdürülebilirliği için gerekli olsa da aile üyeleri arasında dirençle karşılaşabilir.
Aile içinde değişime dirençle başa çıkmak, bu süreçte karşılaşılabilecek önemli bir zorluktur. Aile üyeleri, eski alışkanlıklarını ve iş yapma biçimlerini koruma eğiliminde olabilirler. Bu noktada, değişimin kaçınılmaz olduğu ve işin geleceğini güvence altına almak için gerekli olduğu açık bir şekilde ve empati kurarak anlatılmalıdır.
Kurumsallaşma sürecinde, aile değerleri ile profesyonel iş kültürünü uyumlu hale getirmek de önemlidir. Aile şirketleri, aileye özgü değerleri ve gelenekleri koruyarak profesyonel bir iş yapısı oluşturmalıdır. Bu, şirketin hem aile kimliğini muhafaza etmesini hem de iş süreçlerinde modern ve profesyonel bir yaklaşımla büyümesini sağlar. Uygun bir denge kurulduğunda, şirket içindeki kültürel değişim hem aile üyeleri hem de profesyonel çalışanlar için daha sorunsuz hale gelir.
Yönetim ve Denetim Kurullarının Oluşturulması:
Aile şirketinizi kurumsallaştırmak için bir diğer önemli adım ise, yönetim sistemlerinin oluşturulmasıdır. Aile konseyi, yönetim kurulu ve icra komiteleri gibi yapılar devreye girer. Bu yapılar, hem aile üyelerinin şirketle ilişkilerini düzenler hem de profesyonel karar alma süreçlerinin sağlıklı bir şekilde işlemesini sağlar. Ek olarak, karar alma süreçlerini formelleştirmek (yani süreci belirli kurallara, adımlara ve standartlara bağlamak) gereklidir. Bu, iş kararlarının duygusal ve kişisel bağlardan ziyade veriye ve stratejiye dayalı olarak alınmasını sağlar. Bu süreçlerle, şirket daha profesyonel, sürdürülebilir ve büyümeye açık bir yapıya kavuşur. Aile şirketinizde güçlü bir yönetim sistemi kurmak için ayrıca şu yazıya bakabilirsiniz.
İş Tanımlarının Netleştirilmesi:
Aile üyeleri ve çalışanlar için net iş tanımları oluşturun ve herkesin sorumluluklarını belirleyin. Açık roller ve sorumlulukların tanımlanması, kurumsallaşmanın kritik bir aşamasıdır. Aile üyeleri ve profesyonel çalışanlar için görev tanımları net bir şekilde yapılır, bu da iş süreçlerinin daha verimli yönetilmesine olanak tanır. Ayrıca, aile bağlarının iş kararlarını etkilememesi için roller ayrıştırılır. Bu süreç, çatışmaların önüne geçer ve işin sağlıklı bir şekilde yürütülmesine katkı sağlar.
Finansal Şeffaflık:
Şirketin finansal durumunu düzenli olarak raporlayın ve bağımsız denetimlerden geçirin. Aile şirketlerinde finansal kurumsallaşma, işin sürdürülebilir büyümesi ve şeffaflık için kritik bir adımdır. Bu süreçte, finansal kontrol ve raporlama sistemlerinin oluşturulması, şirketin mali durumunu daha net ve düzenli bir şekilde takip etmeye olanak tanır. Böylece, finansal performans şeffaf bir şekilde izlenebilir ve yönetim kararları için daha doğru veriler sağlanabilir.
Aile finansmanı ile iş finansmanının ayrılması, bu süreçte önemli bir adımdır. Aile üyelerinin kişisel harcamaları ile işin mali yapısının birbirinden net bir şekilde ayrılması, finansal sürdürülebilirlik için gereklidir. Bu ayrım, işin büyümesine yönelik yatırımların daha planlı ve disiplinli bir şekilde yapılmasını sağlar.
Ayrıca, şeffaf finansal yönetimin uygulanması, hem aile üyeleri hem de dış paydaşlar için güven tesis eder. Şirketin mali kararları ve performansı hakkında düzenli raporlamalar yapılması, mali sorumlulukları ve hesap verebilirliği artırır.
Bütçeleme, tahminleme ve büyüme için performans değerlendirmesi, finansal kurumsallaşmanın diğer önemli unsurlarıdır. Bu süreçlerde şirketin gelir-gider dengesi, gelecekteki büyüme potansiyeli ve performans hedefleri belirlenir. Düzenli finansal tahminleme ve performans analizleri, şirketin stratejik büyüme kararlarını destekler ve riskleri daha iyi yönetmelerine olanak tanır.
Finansal kurumsallaşmanın doğru yönetilmemesi, aile şirketlerinde ciddi sorunlara yol açabilir. Gerçek bir vaka olarak çok ünlü bir spor ayakkabı markası ve kurucu ailesi üzerinden bir örnek vermek istiyorum. Ünlü spor ayakkabı markası, kurulduğu ilk dönemlerde büyük bir başarı elde etti, ancak aile üyeleri arasında finansal yönetimle ilgili anlaşmazlıklar ve şeffaflık eksikliği büyük çatışmalara yol açtı. Aile üyelerinin kişisel finansman ve iş finansmanını ayıramaması, şirketin mali yapısında ciddi sorunlar yarattı. Sonuç olarak, aile içinde yaşanan bu anlaşmazlıklar, şirketin ikiye bölünmesine ve kardeşlerin yollarını ayırmasına neden oldu. Belki bu noktada bu hikaye herkese tanıdık gelecek. Marka yine ünlü birer spor giyim markası olarak yollarına devam etti.
Bu tür iç çatışmalar ve finansal kurumsallaşmanın eksikliği, aile işlerinin bölünmesine ve uzun vadeli sürdürülebilirliğin tehlikeye girmesine yol açabilir. Tıpkı bu örnekte olduğu gibi, finansal şeffaflık ve kontrol eksikliği, sadece işin büyümesini engellemekle kalmaz, aynı zamanda aile içinde kalıcı kırgınlıklara da neden olabilir.
Hukuki ve düzenleyici uyum: Aile şirketlerinde hukuki ve düzenleyici uyum, şirketin sürdürülebilirliği ve yasal sorunlardan korunması için kritik bir öneme sahiptir. Yerel yasalar ve düzenlemelerle uyumu sağlamak, işletmenin faaliyetlerini hukuki çerçevede sürdürmesini ve herhangi bir yasal yaptırımdan kaçınmasını sağlar. Bu, vergi yükümlülükleri, çalışma yasaları ve çevre düzenlemeleri gibi pek çok alanda dikkatle yönetilmelidir.
Ayrıca, işletmeyi ve aile çıkarlarını korumak için yasal çerçeveler kurmak gereklidir. Bu çerçeveler, hem işin hem de aile üyelerinin haklarını ve sorumluluklarını belirler. Aile üyeleri arasındaki anlaşmazlıkları önlemek için yazılı anlaşmalar ve sözleşmeler oluşturulmalıdır. Özellikle halefiyet planları ve mülkiyet hakları gibi konular, net ve şeffaf bir şekilde yasal çerçevelere bağlanmalıdır. Bu çerçeve, şirketin hem aile içi hem de iş dünyasındaki düzenlemelere uygun hareket etmesine yardımcı olur. Şirketin yönetiminde adil ve şeffaf bir yapı sağlanarak, paydaşların güveni kazanılır. Elbette ki, mülkiyet, karar alma süreçleri ve kar dağıtımı gibi konularda işletmelerde ve aile içinde anlaşmazlıklar ve hukuki riskler oluşabilir. Bu nedenle, aile üyeleri arasında yaşanabilecek potansiyel çatışmaları çözmek için hukuki mekanizmalar oluşturulmalı ve riskler minimize edilmelidir. Hukuki ve düzenleyici uyum konusunda önlem almamış olan aile şirketlerine dair bazı gerçek örnekler, bu uyumun ne kadar kritik olduğunu gösteriyor. Tekstil alanında ünlü bir markaya sahip İtalyan ailesi, yönetimsel anlaşmazlıklar ve yasal sorunlar nedeniyle büyük zorluklar yaşadı. 1980’lerde ve 1990’larda aile üyeleri arasındaki çatışmalar o kadar büyüdü ki, yasal davalar ve iç çekişmeler sonucunda aile üyeleri şirketten ayrılmak zorunda kaldı. Hukuki çerçevelerin eksikliği, aile üyeleri arasında ciddi anlaşmazlıklar yaratarak bu ünlü markanın el değiştirmesine yol açtı. Sonunda marka, aile kontrolünden çıkarak Fransız bir holdingin bir parçası oldu. Yine daha önce bahsettiğim ünlü spor markasının iyiye ayrılmasında aile içi anlaşmazlıklar, hukuki sorunlarla birleşti. Bu çatışmalar, şirketin bölünmesine neden oldu ve ünlü markanın bir süre hukuki belirsizliklerle mücadele etmesine yol açtı. Bu, yasal çerçevelerin aile şirketlerinde nasıl kritik bir rol oynadığını gösteren çarpıcı bir örnektir.
Bu örnekler, aile şirketinizi kurumsallaştırmak için adım atarken uzun vadede başarılı olma yolunda yasal düzenlemelere ve aile içi yasal anlaşmalara ne kadar dikkat etmeniz gerektiğini vurgulamaktadır. Yasal düzenlemelerin yokluğu ya da yetersizliği, büyük ölçüde başarı yakalamış şirketlerin bile kontrolü kaybetmesine neden olabilir.
Birçok ünlü aile şirketi, kurumsallaşma sürecini başarıyla yöneterek uzun vadeli büyüme ve sürdürülebilirlik sağlamıştır. Örneğin, Vicks Printing gibi aile işletmeleri, yönetimi ve karar alma süreçlerini profesyonelleştirerek dijital dönüşümü başlattılar. Bu süreçte, aile üyeleri arasındaki rol dağılımı net bir şekilde tanımlandı ve şirketin büyümesi için dijital çözümler geliştirildi. Bu tür bir dönüşüm, aile üyelerinin rollerini profesyonelce ele almasını ve iş süreçlerinin verimli bir şekilde yürütülmesini sağladı.
Benzer şekilde, Mariani Packing Company de nesiller arası geçişlerde istikrar sağlamak için bir aile konseyi kurarak kurumsal yapısını güçlendirdi. Bu yapı, aile üyeleri arasında açık iletişim sağladı ve zor konuların tartışılmasına olanak tanıdı. Ayrıca, aile üyeleri için şirketten ayrılma mekanizmaları (buy-sell anlaşmaları) getirildi, bu da işin uzun vadede güvence altına alınmasını sağladı.
Aile işletmelerinde profesyonel yönetime geçiş, sürdürülebilirlik ve büyüme açısından kritik bir adımdır. İş dünyasının hızla değişen dinamiklerine ayak uydurmak ve rekabet gücünü artırmak için aile şirketlerinin profesyonel yönetime olan ihtiyacı artmaktadır. Özellikle belirli bir büyüklüğe ulaşmış aile işletmelerinde, işin daha karmaşık hale gelmesi, uzmanlık gereksinimini doğurur. Bu noktada, aile dışından yöneticiler ve uzmanlar işe almak, iş süreçlerine yeni bir bakış açısı ve tecrübe kazandırır. Dışarıdan alınan bu profesyonel destek, iş süreçlerinin daha verimli hale gelmesine ve büyüme fırsatlarının değerlendirilmesine olanak sağlar.
Örneğin, Hermes gibi şirketler, kurucu aile üyelerinin liderliğinden dışarıdan profesyonel yöneticilere geçiş yaparak büyüme fırsatlarını değerlendirdi. Hermes, 2003 yılında dışarıdan gelen Patrick Thomas’ı CEO olarak atadı ve bu adım, şirketi bir aile çatışmasından korudu ve şirketin batmasını bertaraf etti. Bu geçiş, profesyonel bir liderliğin aile şirketine nasıl katkı sağlayabileceğine önemli bir örnek oluşturuyor.
Benzer şekilde, Birkenstock da 2012’de dışarıdan bir CEO atayarak işlerini profesyonelleştirme yoluna gitmiştir. Bu hamle, şirketin uzun vadeli stratejilerini daha etkin bir şekilde yönetmesini sağladı ve 2021’de önemli bir büyüme ile sonuçlanan bir satış anlaşmasına yol açtı.
Ancak bu süreçte önemli olan, aile üyeleriyle profesyonel uzmanlığı dengelemek ve aile kültürünü koruyarak işin yönetilmesini sağlamaktır. Aile üyeleri, şirketin tarihine ve değerlerine hakimken, profesyonel yöneticiler daha objektif ve stratejik kararlar alma konusunda yetkindir. Bu dengenin sağlanması, hem aile üyelerinin katılımını koruyarak hem de profesyonelliği işin merkezine yerleştirerek başarılabilir.
Ayrıca, kurucuların liderliğinden profesyonel bir yönetim yapısına geçiş süreci, hem şirketin uzun vadeli başarısını hem de nesiller arası sürdürülebilirliği sağlar. Kurucular, genellikle duygusal bağlar ve işletmenin temellerine yönelik derin bir bağlılıkla karar alırken, profesyonel yöneticiler daha stratejik bir yaklaşım benimseyebilir. Bu geçiş, ailenin değerlerini korurken şirketin daha esnek ve büyümeye açık bir yapıya kavuşmasını sağlar. Stratejik yaklaşım ve planlama, geleceği belirgin kılmak adına kullanabileceğiniz en güçlü araçlardan bir tanesidir. Bu gücü nasıl kullanacağınızı merak ediyorsanız şu yazıya göz atabilirsiniz.
Sevgiler,
Tunç Vidinli