Patronların Eğitim Konusundaki Tereddütleri: Fırsatlar ve Korkular

Eğitim, bir işletmenin geleceğini şekillendiren en önemli unsurlardan biridir. Ancak bazı patronlar için bu, zaman kaybı veya riskli bir yatırım gibi algılanabilir. Çoğu zaman bu düşüncenin altında yatan sebepler; psikolojik, sosyolojik ve yönetim anlayışından kaynaklanan korkular ve önyargılardır. Gelin patronların eğitime karşı neden mesafeli durduğunu ve aslında ne olması gerektiğini birlikte inceleyelim.

1. Eğitimin Getirisini Görememek

Bazı patronlar, eğitimin kısa vadede getiri sağlamayacağını düşündüğü için bu alana yatırım yapmaktan kaçınır. Eğitim uzun vadeli bir yatırımdır ve hemen sonuç vermez. Eğitim süreçleri uzun vadeli fayda sağlar, ancak bazı patronlar anlık kazanç ve kısa vadeli verimliliğe odaklandıkları için eğitime zaman ve kaynak ayırmayı gereksiz görürler.

  • Eğitim yatırımı hemen geri dönmez, sabır gerektirir.
  • Eğitilen çalışanların işlerini daha iyi yapacağına dair kesin bir garanti yoktur.
  • Eğitim sürecinin işletmenin günlük akışını yavaşlatacağına inanabilirler.

Ancak şu unutulmamalıdır:

  • Eğitimli çalışanlar işleri daha hızlı ve doğru yapar.
  • Hatalar azalır, süreçler daha verimli işler.
  • İş yükü azalır ve patron stratejik konulara odaklanabilir.

Çözüm: Eğitim sürecini bir maliyet değil, geleceğe yapılan bir yatırım olarak görmek gerekir. Sabırla oluşturulan bir eğitim kültürü, işletmenin hem kısa hem de uzun vadeli başarısına katkı sağlar.

2. Eğitimi Nasıl Vereceğini Bilememek

Birçok patron, eğitim süreçlerini nasıl yöneteceği konusunda bilgi eksikliği yaşar. Çalışanlarını nasıl eğitecekleri konusunda bilgi veya deneyim sahibi değildir. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerde, sistematik bir eğitim süreci oluşturacak yapılar yoktur. Sorular genellikle şu şekilde sıralanır:

  • Eğitim içeriğini nasıl hazırlamalıyım?
  • Kim, nasıl eğitim verecek?
  • Eğitimin başarı kriterlerini nasıl ölçerim?

Bu soruların yanıtları net olmadığı için eğitim sağlamak yerine bundan kaçınmayı tercih edebilirler.

Çözüm: Dış kaynaklı eğitim programlarından veya mentorluk sistemlerinden faydalanmak bu konuda etkili bir başlangıç olabilir. Eğitim planlaması, uzman bir danışmanlık desteğiyle kolayca yapılabilir. Bunu iki üç basit yöntem ile uygulayabilirsiniz. Öncelikle bir eğitimci zihniyeti, bir başöğretmen olmak durumundasınız. Bu sayede durmadan çevrenize bir şeyler öğreten, onlara örnek olan, yol gösteren insan olacaksınız. İkincisi, tabi ki dışarıdan çeşit çeşit eğitimler aldırabilirsiniz. Bunlar çok yüksek bütçeli organizasyon olmak durumunda değil. Bazen bir tanıdığınız dahi gelip çalışanlarınızla sohbet şeklinde bir şeyler aktarabilir. Bir de aynı şeyi çalışanlarınızdan yapmalarını isteyin. Bildikleri, uzmanı oldukları ya da yeni öğrendikleri ve şirketinizde ihtiyaç duyulacak konularda öğrendiklerini aktarsınlar.

3. “Eğitirsem Gider” veya “Rakip Olur” Korkusu

Özellikle geleneksel patron zihniyetinde görülen bir diğer korku, eğitimli çalışanların daha değerli hale gelip şirkette kalmayıp başka bir iş yerine geçmesi veya rakip olarak karşılarına çıkmasıdır. Bu düşünce, eğitimin bir yatırım değil, bir kayıp olarak görülmesine neden olur. Patron, yetişmiş bir çalışanın rekabete katılma ihtimalini bir tehdit olarak algılayabilir. Ancak şu gerçek göz ardı edilmemelidir:

  • Eğitimsiz bir çalışan şirkette kalsa bile işleri geliştiremez.
  • Eğitimli çalışan, kendini değerli hissederek şirkete daha sadık hale gelir.

Çözüm: Çalışanlara değer verdiğinizi hissettirmek, onların şirkete olan bağlılığını artırır. Eğitimli bir ekip, sadece verimliliği artırmakla kalmaz, aynı zamanda işletmenizin kurumsal imajını da güçlendirir. Eğitimli ve verimli çalışanlar, işletmenizin daha güçlü bir yapıya kavuşmasını sağlayarak, gelişmiş ürün ve hizmetler sunmanıza olanak tanır. Kurumsal, güçlü bir marka haline gelmiş ve benzersiz ürün/hizmetler geliştiren bir işletme, kolayca taklit edilemez. Bu nedenle, bir çalışanın ayrılıp doğrudan rakip olması neredeyse imkânsız hale gelir.

4. Kontrol Kaybı Korkusu

Bazı patronlar, çalışanlarının bilgi ve yetkinlik kazandıkça daha bağımsız hale geleceğinden endişe ederler. Bilgi, güç demektir. Daha eğitimli çalışanlar, sadece daha verimli olmakla kalmaz, aynı zamanda karar alma süreçlerinde de söz sahibi olmaya başlar.

Bu da patronun otoritesini sorgulatan bir durum yaratabilir. Özellikle otoriter yönetim tarzına sahip patronlar, kontrol kaybetme korkusuyla eğitime mesafeli durabilir. Ancak unutmamak gerekir ki:

  • Bilgi paylaşımı ve bağımsızlık, ekiplerin daha yaratıcı ve çözüm odaklı olmasını sağlar.
  • Otoriteyi paylaşmak, liderliği güçlendirir.

Çözüm: Eğitim, kontrolü kaybetmek değil, daha güçlü bir liderlik oluşturmak için bir araçtır. Liderlik, ekiplerin potansiyelini açığa çıkarmakla güçlenir.

5. Ego ve Statü Korkusu

Bazı patronlar, çalışanlarının bilgi seviyesinin artmasının kendi otoritelerini zayıflatacağını düşünür. Bu, özellikle geleneksel yönetim anlayışına sahip işletmelerde sıkça karşılaşılan bir durumdur. “Ben her şeyi biliyorum, çalışanlar öğrenirse bana neden ihtiyaç olsun?” düşüncesi, eğitimin önündeki en büyük engellerden biridir. Ancak bu yaklaşım:

  • Şirketin inovasyondan uzaklaşmasına neden olur.
  • Çalışanların gelişimini engeller ve işletmeyi durağanlaştırır.
  • Zamanla işletme verimsiz hale gelir.

Çözüm: Şirketin büyümesi, patronun bilgisi değil, ekiplerin bilgi ve becerileriyle mümkün olur. Patronun, çalışanlarını güçlendirmesi liderliğini zayıflatmaz, aksine saygı uyandırır.

6. Eğitim Sürecinin Zor ve Zaman Alıcı Görülmesi

Bazı patronlar için eğitmek, zaman kaybı gibi algılanır. “Ben çalışana işi öğretmeye zaman harcayamam, kendisi öğrenmeli” bakışı, özellikle pratik iş dünyasında yaygındır. Bu yaklaşım, eğitim süreçlerine mesafeli durmanın bir diğer sebebidir. Bu düşüncenin ardında: üşenme, zamanı daha verimli harcama isteği, çalışanların kendi kendine öğrenmesi gerektiğine inanma gibi sebepler yatar. Ancak bu düşünce, uzun vadede daha fazla sorun yaratır:

  • Hataların düzeltilmesi daha fazla zaman alır.
  • Çalışanlar motivasyonlarını kaybeder.

Çözüm: Eğitim, ilk etapta zaman alıcı gibi görünse de uzun vadede hataları azaltır ve iş süreçlerini hızlandırır. Tabi ki burada yöneticinin sabretmesi son derece önemli.

7. Geleneksel Yönetim Alışkanlıkları

Bazı patronlar, “Biz böyle öğrendik, böyle yönetiyoruz” anlayışıyla eğitime kapalı bir yaklaşım sergiler. Kendi öğrendikleri yöntemleri doğru kabul eder ve çalışanların da aynı şekilde öğrenmesi gerektiğine inanırlar. “Bizim zamanımızda kimse bize eğitim vermedi, biz öğrendik.”, “Çalışan da kendi başına öğrenmeli.”, “Eğitime gerek yok, işi öğrenmek için çalışsın.” gibi düşüncelere sahip olabilirler. Bu düşünce tarzı maalesef kurumsallaşmayı da baltalamaktadır. Ancak geçmişin yöntemleri, bugünün iş dünyasında etkili olmayacaktır.

Bazı patronlar, çalışanlarını eğitmek için yeterli bilgiye ve deneyime sahip olmadıklarını düşünebilirler. Eğitim, eksik oldukları alanların ortaya çıkmasına neden olabilir düşüncesine kapılabilirler.

Bu nedenle eğitim sürecini bilinçli olarak ertelerler. Eğitim yerine doğrudan iş yapmaya yönlendirirler.

Çözüm: Geçmişin deneyimlerini koruyarak modern iş dünyasının gerekliliklerine uyum sağlamak, başarıyı sürdürülebilir hale getirir. Diğer taraftan dışarıdan bir eğitim sistemi veya profesyonel koç/mentör desteğiyle bu gibi sorunlar çözülebilir.

Eğitimsizlik, Gelişime Atılmış Bir Fren Gibidir

Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse; eğitimsizlik patronun kendi ayağına sıkmasıdır. Eğitimden kaçınmak, bir işletmenin gelişimini yavaşlatır ve patronun yükünü artırır, zamanından çalar, hata yapar, maddi ve manevi zarara uğratır. Eğitimli çalışanlar:

  • Daha verimli çalışır.
  • Daha az hata yapar.
  • Şirkete olan bağlılıkları artar.

Eğitime yatırım yapmak, sadece çalışanları değil, işletmenin geleceğini de güçlendiren bir adımdır. Aile şirketleri, bu kültürü benimseyerek sadece bugünü değil, yarını da güvence altına alabilir. Şirketin sürdürülebilir olmasını sağlar. Unutmayın, başarıya giden yol, her zaman eğitimden geçer.

Sevgiler

Tunç Vidinli

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir