Vizyon sahibi iş insanı deyince ne anlıyorsunuz? Dönüp bakın Almanya’ya, Danimarka’ya, Japonya’ya… Bu ülkeler neden güçlü? Çünkü sistemle yönetiliyorlar, kurallarla işliyorlar. Sahip çıktıkları sağlam kurumları var. En önemlisi, her yaşta ve her seviyede insan yetiştirme kültürleri var.
Bu ülkelerin okullarında yalnızca akademik bilgi verilmez. Çocuklara karakter, takım çalışması, girişimcilik öğretilir. Kulüplerinde projeler geliştirirler, fikirlerini hayata geçirirler. Şirketler bu gençlere sponsor olur, mentorluk yapar. Yani toplumun her parçası geleceği birlikte inşa eder. Çünkü bilirler ki bu çocuklar, yarın onların emekliliğini omuzlayacak. O çocuklar da bir sonrakilere aynı desteği verecek. Bu bir vizyon meselesidir. Sistem kurmak, adaletle yönetmek, birlikte büyümek meselesi.
Vizyon Eksikliği: Patronluk ve Sistem Kuruculuğu Arasındaki Fark
Gelin dürüst olalım… Bizde neden böyle değil? Çünkü bizde iş insanı genellikle sadece “patron” oluyor. Sistem kuran, sürdürülebilirlik düşünen lider sayısı az. Bu bir eleştiri değil; ama bir tespit. Elbette devletin de yapması gerekenler var. Ancak ne yazık ki birçok iş insanımızda bu geniş perspektif eksik.
Bakın Güney Kore’de sadece şirket değil, toplumun geleceğini şekillendiren yapılar inşa edilmiş durumda. İş insanı orada sadece ekonomik değil, sosyal ve kültürel dönüşümün de öznesi. Bu fark, vizyon farkıdır.
Patron mu, Gelecek Kurucusu mu?
Peki iş insanının asıl görevi nedir?
Sadece hayır yapmak mı? Tabii ki yardımlar da değerlidir. Ama yeterli değildir. Vizyon sahibi iş insanı için gerçek görev:
- İstihdam yaratmak,
- Döviz kazandırmak,
- Katma değer üretmek,
- Teknolojiye öncülük etmek,
- Gençlere fırsat sunmak,
- Üniversite-sanayi işbirliği kurmak,
- Krizde kaçmak değil, çözüm üretmektir.
İş insanı yalnızca bugün için değil, on yıl sonrasını da düşünerek hareket eder. Kurumsallaşır. Şirketini sadece ailesi için değil, çalışanların aileleri için de bir güvenceye dönüştürür. Bu, bir sistem inşa etme iradesidir.
Toplumsal Sorumluluk: Gerçek Milliyetçilik Budur
Topluma katkı yalnızca vergi ödemekle ya da bağış yapmakla sınırlı değildir. İş insanı için gerçek toplumsal sorumluluk; gençlere istihdam, eğitime destek, üretime katkı ve güvenli bir gelecek sunmaktır.
Patron olmak kolaydır. Ama iş insanı olmak vizyonla yürümek, toplumla birlikte büyümek ve ardında değerli bir miras bırakmaktır.
İşte buna gerçek milliyetçilik denir.
Sevgiler,
Tunç Vidinli
